Bilgi her zaman güç anlamına gelmiştir: yaşamak için güç, uyum sağlamak için güç, zor bir çevrede başarılı olmak için güç (Buckman, 2004:1). Awad ve Ghaziri’ye (2004:33) göre ise bilgi, tecrübe veya çalışma yoluyla kazanılmış anlayıştır. Aynı zamanda, gerçeklerin birikimi veya kuraldır. Bilgi spesifiktir, bir problem alanından diğerine transfer edilemez, belli bir zamanda kullanılır ve daha sonra o bilgiye ihtiyaç duyulmayabilir. Bilgi; değerlere, inançlara ve güvene bağlıdır. Bilgi, başarılı deneyimlerle gelişir ve sonra da bu tecrübe uzmanlığa dönüşür. (Prof. Dr. Nezahat Güçlü)
Geçmişe şöyle bir göz gezdirdiğimizde insanların birden fazla alanda bilgi sahibi olduklarını görüyoruz. Örneğin İbn-i Sina, Tıp adamı, fizikçi, yazar, filozof ve bilim insanı. Günümüzde ise insanların tek bir alanda ilerlemek, yetkinliğe sahip olmak, o alanda tüm bilgiye sahip olma gücünü kazandıracak bilgiyle donatıldığını görüyoruz. Yine bilgiye sahip olmanın verdiği yetkinlik ve güç ile konuyla alakalı bir durumun ortaya çıkmasında tüm bilgi ve becerilerimizle durumun izahını veya çözümünü bize verecektir. Bizler bir alanlarda güç kazanan ve o alanda kahramanlar olan kişiler olarak yaşayacağız.
Doğru kullanılan bilgi insanı en yükseğe çıkarabileceği gibi doğru kullanılmadığında başarısızlıkla sonuçlanacak bir yaşam da verebilir. Bilginin doğru ve yerinde kullanılması ancak etik bir değer anlayışına sahip olmakla olur. Bilgi ve ahlak birbirini tamamlayan güç zinciridir. Bu zinciri boynunda taşıyanlar o bilginin gücüne ve bilgi ile ahlakın verdiği engin tevazuya sahip olacaktır.
"Bilgi bir tuş kadar bize yakın fakat doğru olmayan bilgi, bilgi değildir."
Emine AFŞİN
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil