25 Kasım 2016 Cuma

BİLGİ GÜÇTÜR

Bilgi, tarih boyunca “güç” olarak algılanan bir kavram olmuştur. Bunun sebebi ise bilginin, yaşamın temeline yerleşmiş olmasıdır. Çağın dünya çapında bilgi ekonomisi, bilgiye dayalı rekabetçi avantajı yakalayan ve sürdürebilen, yani bilgi birikimini ve paylaşımını sermaye hâline getiren toplumlar ve kurumlarla oluşacaktır. (Prof. Dr. Nezahat Güçlü) Bilgi tarih boyunca güç olarak algılanmış olabilir fakat günümüzde güce olan ihtiyaç bilgiyi zorunlu hale getirmiştir. Bilginin zorunlu bir ihtiyaç halini alması insanların bilgiye olan ihtiyaçlarını ikiye katlamış olmakla kalmadı hem teknolojik hem de yayın olarak bilgi kirliliğine sebep olmuştur. Özellikle sosyal ağlarda kolay ulaşılabilir sahte bilgiler dolaşmaktadır. Teknolojiden yaralanırken daha dikkatli olup erişime sunulan bilginin doğru olup olmadığını sorgulamalı ve bu bilgileri kullanırken doğruluğundan emin olmalıyız.

Bilgi her zaman güç anlamına gelmiştir: yaşamak için güç, uyum sağlamak için güç, zor bir çevrede başarılı olmak için güç (Buckman, 2004:1). Awad ve Ghaziri’ye (2004:33) göre ise bilgi, tecrübe veya çalışma yoluyla kazanılmış anlayıştır. Aynı zamanda, gerçeklerin birikimi veya kuraldır. Bilgi spesifiktir, bir problem alanından diğerine transfer edilemez, belli bir zamanda kullanılır ve daha sonra o bilgiye ihtiyaç duyulmayabilir. Bilgi; değerlere, inançlara ve güvene bağlıdır. Bilgi, başarılı deneyimlerle gelişir ve sonra da bu tecrübe uzmanlığa dönüşür. (Prof. Dr. Nezahat Güçlü)


Geçmişe şöyle bir göz gezdirdiğimizde insanların birden fazla alanda bilgi sahibi olduklarını görüyoruz. Örneğin İbn-i Sina, Tıp adamı, fizikçiyazarfilozof ve bilim insanı. Günümüzde ise insanların tek bir alanda ilerlemek, yetkinliğe sahip olmak, o alanda tüm bilgiye sahip olma gücünü  kazandıracak bilgiyle donatıldığını görüyoruz. Yine bilgiye sahip olmanın verdiği yetkinlik ve güç ile  konuyla alakalı bir durumun ortaya çıkmasında tüm bilgi ve becerilerimizle durumun izahını veya çözümünü bize verecektir. Bizler bir alanlarda güç kazanan ve o alanda kahramanlar olan kişiler olarak yaşayacağız. 


Doğru kullanılan bilgi insanı en yükseğe çıkarabileceği gibi doğru kullanılmadığında başarısızlıkla sonuçlanacak bir yaşam da verebilir. Bilginin doğru ve yerinde kullanılması ancak etik bir değer anlayışına sahip olmakla olur. Bilgi ve ahlak birbirini tamamlayan güç zinciridir. Bu zinciri boynunda taşıyanlar o bilginin gücüne ve bilgi ile ahlakın verdiği engin tevazuya sahip olacaktır. 

"Bilgi bir tuş kadar bize yakın fakat doğru olmayan bilgi, bilgi değildir."


Emine AFŞİN


MATEMATİK NEDEN ÖĞRENEMİYORUM, NASIL MATEMATİK ÖĞRENİRİM?

İlkokul sıralarından beri bize matematik öğretilmeye çalışılıyor. Her sınavda tekrar tekrar önümüzde beliren değişmez derslerden bir olarak matematiği neden öğrenemiyoruz? Öğretmenlerimiz yeterince iyi değil miydi? Sizi bilmem ama ben matematik öğretmenim için iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Öğretmenlerimizin de matematiği öğrenemememiz üzerine olumsuz etkisi olduğu da aşikar.

1- ÖĞRENCİ
 Bu siz oluyorsunuz. Belki artık öğrenci statüsünde değilsinizdir ama hala matematik yapamıyorsunuz. Şöyle dönüp ilkokul sıralarına gittiğiniz de aslında o zamanlarda matematik yapabildiğinizin farkına varacaksınız. Zamanla değişen dersi algılama kapasiteniz değil, ilginiz hatta ilgisizliğiniz ve gerekli özeni göstermemeniz. Elbette ilk okul sıralarında bunun farkına varamazsınız ama artık matematik öğrenmeye karar verdiniz ve ne yapmak istediğinizi biliyorsunuz. Kararlılıkla ilerleyin ama bilin diye söylüyorum " Hiçbir zafere çiçekli yoldan gidilmez."(La Fontaine)

2- ÖĞRETMEN

Hepimiz o mükemmel öğretmene denk gelecek kadar şanslı değiliz ve ben o şansız insanlardan biriyim.  Matematiği kafanıza vura vura öğretmeye çalışan öğretmenler sizi matematikten soğutmuş olabilir veya matematik dersini sizin için anlaşılmaz kılmış ve yahut da matematiği öğretme lütfunda bulunmamış olabilir. Bu yüzden eğer bir yardım almanız gerekiyorsa bunu çok iyi bir öğretmen yardımıyla yapmalısınız. Tek başıma yapamaz mıyım dediğinizi duyar gibiyim; elbette yapabilirsiniz ama unutmayın; Matematikte her şeyden önce sabır gerekir (Cahit Arf),

3- MOTİVASYON
Kendinize inanmalısınız. Güne her başladığınızda umudunuzun kırılmasına izin vermeyin kendinizi başaracağınıza ikna edin. Düşük motivasyon ile öğrenme kabiliyetinizin düştüğünü unutmayın. Yapamadığınız soruların üzerine gidin onların sizi yenmesine izin vermeyin. 

4- HEDEF BELİRLEYİN
Tam şimdi belki başarabilecek durumda değilsiniz ama geleceği bilemezsiniz. Önce kendinize hedefinizi açık açık söyleyin. Nasıl yapacağınızı gün gün programlı bir şekilde belirleyin ve ona uymanızı zorlaştıracak elektronik alet, internet ve gerekirse arkadaşlıklardan bile vazgeçin. İnanın bana zaten sizin iyiliğinizi istemeyen bir arkadaşlık zaten arkadaşlık değildir. Bu size arkadaşlarınızı da gözden geçirmenize yardım edecek. Her geçen gün arkanıza baktığınızda ne kadar çok ilerlediğinizi ve artık merdivenin ucundaki ışığa ne kadar yaklaştığınızı görme fırsatı verecek. Fırsatlar insanın karşısına çok kez çıkmaz, yakaladıysanız yakasından tutun ve bırakmayın. 

5- DÜZENLİ VE PROGRAMLI ÇALIŞIN

Bugün çalışman aman yarın çalışmayayım ne olacak demeyin! Neler olur bilemezsiniz. Zamanınızı iyi kullanın, kendinize uygun ortamı yaratabileceğiniz gibi çalışmak isteyen için her an müsaittir.

Benden bu kadar biraz da uzmanlar konuşsun;

2003 yılında 46 ülkedeki, 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin matematikteki başarısını standart testlerle ölçen uluslararası bir araştırma, çocukların başarı ortalamasının %50’ nin altında olduğunu göstermiştir. (Anlayacağınız sadece ülkemizde değil bir çok ülkede matematik öğrenmek bir sorun. )
‘Matematik’ bir düşünme yoludur ki bu problem durumlarının ve ilgili bilgilerin akılda simgelenmesidir (mental representation). Yazılı semboller kullanılabilir (hatta manipulatif materyallerle gerçek simgeler kullanılabilir), fakat işin esası öğrencinin aklında neler gerçekleştiğidir. Akıl simgelerinin oluşturulmasına kelimeler yardımcı olabilir, ama bu demek değildir ki bu simgelerin kendileri kelimelerden oluşsun.
‘Matematiği öğretmek’ öğrencilerin temel yapı taşlarından oluşan dağarcıklarını kendilerinin geliştirmesine mihmandarlık ve kılavuzluk yapmak ve öğrencilerin akıl simgelerini oluşturup kullanma kabiliyetlerini geliştirmeye yardımcı olmak meselesidir. Sıklıkla, problem üzerinde çalışırlarken, öğrencilerden sesli düşünmeleri istenir, böylece problem hakkında neler düşündüklerini ve nedenlerini (ellerinden geldiğince) anlamamıza yardımcı olurlar. Gerçekten, öğrencilerimize matematiği sembollerin kâğıt üzerinde nasıl oynatılacağını öğretiyorduk. Bunun için, onlara oyunun kurallarını üzerine basa basa tahtaya yazıp, sözle ifade ediyorduk. Bu kuralları ezberleyip tekrarlamaları için onlara alıştırma kâğıtları hazırlıyorduk. Bunlar, genelde gerçek hayattan kopuk, amacı sadece sembol manipülasyonunun kurallarını vurgulayan sorulardan oluşuyordu. Bunun sebebi öğrencilerimizi her an bekleyen seçme sınavlarına hazırlamak olabilir. Bu sınavlar zamana karşı yapıldığından, çocuklarımıza kuralları en kolay nasıl ezberleyip ve en kolay nasıl geri çağrılacağını öğretmek zorunda kalmış olabiliriz.

BOZ, Nihat, Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi,  Cilt 2, Sayı 2, Aralık 2008


Emine AFŞİN